Kamer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 55 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve “ay” mânasına gelen اَلْقَمَرُ (kamer) kelimesinden alır. Resmî tertîbe göre 54, iniş sırasına göre 37. suredir.
Ayın yarılması gibi büyük mûcizeleri gördükleri halde küfür ve şirk bataklığına ısrarla batmaya devam eden müşrikler uyarılır. Onlar bir taraftan mahşer gününün dehşetli manzaraları ile korkutulurken, bir taraftan da önceden gelip helak edilmiş kavimlerin feci âkıbetleri hatırlatılarak dünyada uğrayacakları bela ve musîbetlerle ikaz edilirler. Kur’ân-ı Kerîm, gerçekleri anlamak için en büyük bir nimet iken, ona gereken alakayı göstermeyenler tekrar tekrar kınanır. Sûre, Peygamber (s.a.s.) ile müşrikler arasında başlayan amansız mücâdelenin, Peygamber’in gâlibiyetiyle sona ereceğini; onun düşmanları kaynar cehennem ateşinde yüzüstü süründürülürken, dostlarının Yüce Allah’ın katında doğruluk makamında ebedî nimetlere erişeceğini haber vererek sona erer.
Mushaftaki sıralamada elli dördüncü, iniş sırasına göre otuz yedinci sûredir. Târık sûresinden sonra, Sâd sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur.
Hz. Nûh, uzun yıllar tebliğ etmesine rağmen kendisine çok az sayıda insan inandı. Kavmi onu yalanladılar, delilikle suçladılar ve tebliğine mâni oldular. “Ey Nûh! Eğer bu dâvandan vazgeçmezsen mutlaka taşlanarak öldürüleceksin!” (Şuarâ 19/116) diye tehdit ettiler. Nûh (a.s.) da bunlara sabretti. Fakat sonunda dayanamadı ve: “Ben mağlup düştüm. Artık dinine yardım et, intikâmımı sen al!” (Kamer 54/10) diye yalvardı. Bir diğer duasında da: “Rabbim! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma! Bırakacak olursan, onlar senin kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak kendileri gibi ahlâksız, günahkâr ve azılı kâfir nesiller yetiştirirler” (Nûh 71/26-27) diye niyaz etti. Bu dualar Allah katında kabul edilerek tufan başladı. Tufan, Hz. Nûh ve ona inananların kurtuluşu ve kâfirlerin boğuluşu önceki sûrelerde genişçe anlatılmıştı. (bk. Yûnus 19/71-73; Hud 11/25-49) Burada tufanı oluşturan suların gökten ve yerden nasıl boşalıp birleştiği tasvir edilir: “Nehir gibi akan bir su ile göğün kapılarını açmak” ifadesinde bir benzetme vardır. Bulutlardan suyun bol bol akışı, kuvvetli bir sel ile göğün kapılarının açılıp gök kubbenin yarılması manzarasına benzetilmiştir. Yeryüzü de bütünüyle coşan kaynaklar haline getirilmiştir. Her taraf adeta ırmak kesilmiş ve akıp kaynamaya başlamıştır. Gökten akan ve yerden fışkıran sular, ezelden takdir edilen bir işi gerçekleştirmek, yani Nûh’un yalancı kavmini helak etmek için belirli bir seviyede birleşti. Hz. Nûh’un bindirildiği gemi burada “tahtalarla yapılmış ve çivilerle çakılmış” (Kamer 54/13) sıfatıyla anlatılmıştır. Bu bilgi, Nûh’a hazır bir gemi gönderilmiş olmayıp, onun tarafından yapıldığına, daha önce bu işi bilmediği halde ilâhî vahiy ile bu işin kendisine öğretildiğine işaret vardır. Nitekim âyet-i kerîmede: “«Gözetimimiz altında ve vahyimiz doğrultusunda gemiyi yap» diye vahyettik” (Mü’minûn 23/27) buyrulur. Tufan ve gemi, Hz. Nûh ve ona inananlar için bir mükâfat iken, inkâr edenler için büyük bir ceza oldu. Kendileri için bir nimet olan peygamberin kıymetini bilmedikleri ve ona nankörlük ettikleri için böyle bir felaketle helak edildiler. Onların tufanla helâki ve Hz. Nûh’un gemi ile kurtuluşu, aslında sonradan gelecek nesiller için büyük bir ibret vesikasıdır. Ancak aklını kullanıp gereği gibi düşünenler bundan ders ve ibret alabilir; Allah’ın azap ve uyarılarının nasıllığını kavrayarak yanlış yoldan vazgeçip doğru yolu bulabilirler. İşte kur’an bu uyarıyı yapmak için gelmiştir:
Enbiya suresinin 69. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 69. Ayet Arapça: قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ Enbi ...
"Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan bu ...
Enbiya suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 46. Ayet Arapça: وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَ ...
Enbiya suresinin 37. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 37. Ayet Arapça: خُلِقَ الْاِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍۜ سَاُر۪يكُمْ اٰيَات۪ي فَلَا تَسْتَعْجِ ...
Saff sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 14 âyettir. İsmini, 4. ayetinde geçen صَفًّا (saffen) kelimesinden alır. Sûrenin “İsa” ve اَلْحَوَارِيُّونَ (Hav ...
Enbiya suresinin 34. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 34. Ayet Arapça: وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَه ...